24 Kasım 2014 Pazartesi

KADINA YÖNELİK ŞİDDET DURMUYOR

Resmi rakamlara göre 2014 yılının ilk 10 ayında 235 kadın öldürüldü.

Taciz, tecavüz ve şiddet rakamları utanç verici boyutlarda.

Peki mücadele var mı, sonuç alınıyor mu, iyileşme söz konusu mu?

Sonuçlara bakıldığında iyileşme değil, tam tersine bir geriye gidiş söz konusudur. Bugün iktidarda hakim olan baskıcı ataerkil söylem marifetiyle, kadını eve kapatmak, çok çocuk doğurmasını sağlamak üzerine tasarlanmış bir toplum mühendisliği yapılmaktadır. Uluslararası anlaşmalar uyarınca, yasalar değiştirilmekte ancak zihinler ve dolayisiyla uygulamalar aynı kalmaktadır. Kadın ölüm haberleri sıradan olaylar gibi sunulmakta ve duyarsızlık umutsuzluğa neden olmaktadır.

Kadın Partisi olarak kadının yaşam hakkının sonuna kadar savunucusu olacağımıza, hak arama sürecinin en hızlı ve kolay şekilde yapılması için yeterli sayıda personel istihdam edilmesi ve bütçe ayırılması konularının takipçisi olacağımıza söz veriyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, her türlü ayrımcılığa, hegemonic söylem dahil ataerkil toplumsal şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.

Bugünün kadına yönelik şiddetle mücadele günü olmasının belirleyicisi olan, 25 Kasım 1960 da Dominik Cumhuriyeti’nde hunharca öldürülmüş olan Mirabel Kardeşleri saygı ile anıyoruz.

20 Kasım 2014 Perşembe

Zeytin Üzerinde Oynanan Oyunlar

Eğer meclisteki “Zeytin alanlarında yapılaşma” yasası kabul edilirse, zeytinyağcılıkta dünya markası olma hayalimiz ebediyen yok olacak.

Kadın Partisi olarak Cuma günü, gelecekleri ellerinden alınan ve şimdi ne yapacaklarını bilemeyen çaresiz Yırcalılarla birlikteydik.
Sıkıntıdan kılcal damarları çatlayıp kan oturmuş gözüyle muhtarımız olanları anlatıyor bize. Yargının durdurma kararı geliyor ama 6.000 ağacın kesimi bittikten, koca bir köyün geleceği yok edildikten sonra. Firma ve yargı arasında danışıklı döğüş olduğu gün gibi ortada.

Atalarından miras kalan 200 -300 yıllık ağaçlar yerle bir ediliyor hem de üzerindeki yemişleriyle birlikte. Bu ağaçlar onların geçim kaynakları, bu ağaçlar sayesinde yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar, bu ağaçlar sayesinde çocuklarını okutuyorlar. Halbuki dedelerinden, babalarından kalan bu ağaçları onlar da çocuklarına miras olarak bırakmak istiyorlardı.

Heyhat! Olan sadece Yırcalılara olmadı, tüm ülkeye oldu.

Aç gözlü siyasetçiler kendilerini seçenlerin seslerine kulaklarını tıkamış, sadece para şıkırtısını duyar olmuşlar.

Eski yasayla koruma altına alınan ve zeytinlikler için “.. en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez “ derken, yapılaşma zeytinlik alanlarının %10’nun geçemez derken ve kesilen ağaçların her biri için 2 – 5 milyon lira hafif para cezası öngörürken;

Meclisteki yasa kabul edilirse olacaklara bakın!

25 dekarın altında kalan alanlar zeytinlik olarak kabul edilmeyecek. Halbuki köylülerin sahip oldukları alan ortalama 12 dekar. Bu duruma göre ülkemizdeki köylünün elindeki zeytinliklerin neredeyse tamamı sizlere ömür…

Şayet buraları imara açılırsa;

a) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,
b) İlgili bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri
c) Elektrik üretimine yönelik yatırımlar,
d) Petrol ve doğalgaz arama ve işletme faaliyetleri,
e) Savunmaya yönelik stratejik yatırımlar,
f) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı,
g Kamu yararı gözetilerek yol, altyapı ve üstyapı faaliyetleri yapılabilecek.

Eğer hep birlikte karşı çıkmazsak yazıklar olsun bize, yazıklar olsun hepimize…

F.Benal Yazgan
Genel Başkan
Kadın Partisi





7 Kasım 2014 Cuma

KİM KİME HESAP SORACAK

KİM KİME HESAP SORACAK

Bir maden kazası daha yaşandı. Her seferinde bu son olsun dediğimiz ama bir türlü sonu gelmeyen ve son 10 yılda on binden fazla yaşamı sonlandıran, artık rutinimize girmeye başlayan olayların şimdilik sonuncusu…
 
Soma faciasında olduğu gibi ülkemizin, siyaset üstü bir tarafsızlık yemini ederek göreve gelen, en üst düzey yetkilisi dedi ki : 
HÜKÜMET HESAP SORACAK

Benzer bir olayı Gölcük Deprem Felaketinde de yaşamıştık. Suçlu da bulunmuştu : İnşaat Projelerinin Girişimcisi. Ne projecilerden, ne o projeleri onaylayanlardan, ne de inşaatları denetleyenlerden hesap sormak kimsenin aklına gelmemişti. Sadece fikri üretip işe para koyan kişi günah keçisi ilan edilmişti.
 
Benzer şekilde bu gün de malum, sadece madeni işleten şirket çarmıha gerilmeye çalışılıyor. Bu madeni açma ruhsatı verenler, denetleyenler, yaşam tehlikesi olduğu halde çalışmasına göz yumanlar ya da göz yumulması için politik ağırlığını koyanlar yine görmezden geliniyor. Hızlandırılmış tren kaza yapınca sadece makinistin cezalandırılması gibi…
 
Bir devletin ve geçici bir süre onu yöneten hükümetlerin, vergileriyle maaşlarını ödeyen, vatandaşlarına karşı sorumlulukları vardır. Bunların en önemlisi de yurttaşlarının yaşam haklarının korunmasıdır. Ondan sonra; güvenliğin, sağlık hizmetlerinin, dayatılma olmadan dilediği eğitimin, alt yapı hizmetlerinin, sosyal ve sanatsal hizmetlerin sağlanması gelir. Hükümet yönetimindeki Devlet bu hizmetleri yerine getirmek için vergi toplar, çeşitli organizasyonlar kurar, uzmanlar/danışmanlar istihdam eder.
 
Bir işyeri açıldığında, ilgili kanun, tüzük ve yönetmeliklere uygunluğunu, iş emniyeti koşullarının sağlandığını denetleyen ve bu denetimlerin sonunda ruhsat veren, verdikten sonra da rutin denetimlerine devam eden muhtelif resmi kuruluşlar vardır. Bu hizmetlerin tamamının bedeli de vergi, resim, harç, bilirkişi, denetim bedeli, vb. adlar altında denetlenen işyerlerinden tahsil edilir. Bu işyerlerinden ve çalışanlarından ayrı ayrı vergi alınır.
Ülkemiz dolaylı ve dolaysız vergi konusunda dünya klasmanında en üst sıralarda olmanın haklı gururunu yaşamaktadır. Devlet organizasyonlarımızda da görmezden gelinmeyecek oranda kadrolar bulunmaktadır.
 
Bu durumda, resmi işlemlerini tamamlayıp çalışmasını sürdüren işverenden mi, yoksa bütün bu vergi ve işyeri izni ödemelerini, çalışanların vergilerini tahsil ederek izin veren veya izin vermediği halde çalışmasına göz yuman Devlet Kurumları ile bağlı bulundukları Bakanlıklardan mı hesap sorulmalı?
 
Kemal Murat Günay
Kadın Partisi Kurucu Üye